4 Haziran 2010 Cuma

enstantaneler(im)

Bazen gerçekleri, yalnızca aklını imkansıza açtığında bulabilirsin.

-alıntıdır-

Beğendiğim Kitaplardan notlar...

Deliliğe Övgü

Mağaradaki mahpuslar, mağaradan çıkıp nesneyi olduğu gibi gören bilgeden daha mutludurlar. Bu bilge bahtsızların yanılgılarına, deliliklerine üzülüp dururken, bunlar da ona deli gözüyle bakar, onunla alay eder ve onu kovalar. Kısacası; deliler ve bilgeler arasında fark yoktur. Eğer varsa bile bu tamamen delilerin lehinedir.

Başımıza gelip gelecek ne varsa biz çocukken olur ve biter. Yaşamımızın geri kalanında bunun ceremesini çekeriz. Neleri bastırdıysak bilinçdışımızda onların geri dönüşüyle karşılaşır ve kendi gölgelerimizle hesaplaşmak zorunda kalırız. Çocukken vicdansızızdır büyüdüğümüzde o vicdansızlığı cezalandıracak kanunları yazarız.

Erasmus'a göre yapılması gereken 2 şey var;
Birincisi bilgeliğin hayali iktidarına boyun eğmememiz,
İkincisi bir zamanlar tam bir deli gibi davrandığımız kabul ederek kendimizi daha iyi tanımamız ve buna bağlı olarak yaşamımız boyunca çocukluğumuzdaki o delilikten ve onun bizden sökülüp alınmasından doğan izle yaşadığımızı unutmamamız.

Dünyada deliliğin damgasını taşımayan, deliler tarafından ve deliler için yapılmayan bir şey var mıdır?

...

Erasmus
Deliliğe Övgü

Beğendiğim Kitaplardan notlar...

Hristiyanlığın Özü Ktabından...

Sevgi tanrının kendisidir ve sevgi dışında tanrı yoktur. Sevgi insanı tanrı, tanrıyı insan yapar.
Tanrı kavramı adalet, bilgelik kavramlarına bağlıdır -iyi, adil, bilge olmayan bir tanrı tanrı değildir- bunun tersi ise geçerli olamaz.


Ludwig Andreas Feuerbach
Hristiyanlığın Özü

Beğendiğim Kitaplar(Filmler)den notlar...

The Notebook

Noah'dan Allie'ye...

     Sana bakarken güzelliğini ve zarafetini görüyorum, yaşadığın her hayatla onların daha da güçleneceğini, benim de önceki hayatlarımın hepsini seni arayarak tükettiğimi biliyorum. Senin gibi birini değil, sadece seni aradım ben. Çünkü ruhlarımız sonsuza kadar birlikte olmak zorunda. Oysa ikimizin de aklının ermediği nedenle, yine bizi ayrılmaya mecbur bırakıyor.

     İşlerin ikimiz için yolunda gideceğini sana söylemeyi her şeyden çok isterdim ve sana söz veririm, kendi adıma bunun gerçek olması için elimden geleni yapacağım. Ama bir daha asla kavuşamazsak ve bu da hakiki bir elveda ise, bir başka yaşamda yine ikimize ait olacağımızdan şüphem yok. Yine birbirimizin olacağız, belki de kader yüzümüze gülecek ve biz de yalnızca o gün için değil, geçmiş tüm zamanlar adına seveceğiz birbirimizi.

Allie'den Noah'ya...

      Seni o kadar derinden, o kadar inanılmaz derecede çok seviyorum ki, sana söz veririm, hastalığıma rağmen sana geri gelmenin bir yolunu bulacağım. Ve işte bizim hikayemiz burada başlıyor. Kaybolduğum ve yalnız olduğum zamanlarda bana bu hikayeyi oku -tıpkı çocuklarımıza da anlattığın gibi- ve öyle ya da böyle, bizden bahsettiğini farkedeceğimi bil.

      Seni hatırlamadığım günlerde lütfen bana kızma. İkimiz de bugünlerin geleceğini biliyoruz. Seni sevdiğimi, daima seveceğimi bil ve ne olursa olsun bir insanın yaşayabileceği en muhteşem hayata sahip olduğumu aklından çıkarma. Hayatım seninle.

The Notebook
Nicholas Sparks